12 people found this review helpful
Recommended
0.0 hrs last two weeks / 4.7 hrs on record
Posted: 20 Jan @ 5:18pm
Updated: 23 Jan @ 6:29am

Bazı oyunlar vardır ki teknolojik gücüyle ya da görsel ihtişamıyla değil, hikâyesiyle insanı içine çeker. "To The Moon" benim için tam da böyle bir oyun. İlk oynadığım andan itibaren beni derinden etkileyen, kalbimin en derin köşelerine dokunan bir deneyim yaşattı.

Grafikleri ilk bakışta pek etkileyici gelmeyebilir; pikselli, eski tarz bir görsellik sunuyor. Ama işte tam burada oyunun büyüsü devreye giriyor. Grafiklerin sadeliği, hikâyenin derinliğiyle öylesine güzel bir şekilde harmanlanmış ki, bir süre sonra o görsel sadelik oyunun sıcak atmosferine katkı sağlayan bir unsur hâline geliyor. Zaten "To The Moon" grafikle değil, hikâyeyle var olan bir oyun.

Hikâyesine gelecek olursak, baştan sona duygusal bir yolculuk. İki bilim insanı, Sigmund Corporation’dan Dr. Rosalene ve Dr. Watts, yaşlı bir adam olan Johnny’nin son arzusunu gerçekleştirmek için onun anılarına yolculuk yapıyor. Johnny’nin dileği, Ay’a gitmek. Ama neden Ay’a gitmek istediğini bilmiyor. İşte bu sorunun cevabını bulmak ve bu dileği yerine getirmek için geçmişe gidiyoruz. Her bir anı parçası, Johnny’nin hayatına dair yeni bir katman açığa çıkarıyor ve oyuncuya çok güçlü duygular yaşatıyor.

Diyaloglar ise oyunun en güçlü yanlarından biri. Samimi, sıcak ve yer yer mizahi. Özellikle Dr. Watts’ın esprileri ile Dr. Rosalene’in ciddi tavırları arasındaki uyum o kadar güzel işlenmiş ki, bu ikiliyle daha fazla zaman geçirmek istiyorsunuz. Ancak asıl vurucu nokta, Johnny ve eşi River arasındaki ilişki. İkisinin hikâyesi, acısıyla tatlısıyla öyle derin ve gerçekçi ki, bazen size oyunu durdurup kendi hayatınızı ve ilişkilerinizi düşündürdüğü anlar oluyor. River’ın sessiz ama anlam dolu duruşu, Johnny’nin onunla olan bağını daha da anlamlı kılıyor.

Müziklerine gelecek olursak, Kan Gao’nun bestelediği o melodiler hikâyeyi daha da unutulmaz kılıyor. Özellikle "For River" parçasını oyunun içerisinde her duyduğumda gözlerimin dolduğunu söylemeliyim. Müzikler, hikâyenin duygusal yoğunluğunu tamamlayan bir sanat eseri gibi.

"To The Moon", benim için sadece bir oyun değil, bir sanat eseri. Anılar, pişmanlıklar, sevgi ve hayaller üzerine bir meditasyon gibi. Oynarken bir yandan hüzünleniyor, bir yandan da insana dair pek çok şey öğreniyorsunuz."To The Moon" bana sadece bir hikâye anlatmadı; aynı zamanda kalbime dokunan bir deneyim sundu. Eğer hâlâ oynamadıysanız, bu unutulmaz yolculuğu bir an önce yaşamanızı öneririm.

"Her zaman ayda buluşabiliriz, sersem!"
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 Comments
houshi 21 Jan @ 5:37am 
teşekkür ederim :TtMrabbit:
morlatte❜𖤐 21 Jan @ 2:29am 
beni derinden etkileyen nadir oyunlardandır, çok güzel bir inceleme olmuş