The Banner Saga - İnceleme
Karavan, avrat, silah.

Editör'ün uyarısı: Oyunu tam anlamıyla oynamak ve zevkini almak istiyorsanız en az orta derece İngilizce bilgisine sahip olmanız gerekiyor.
The Banner Saga, oyunun adında bile "özellikle" kullanılan 'Saga' (Destan) kelimesi oyunu aslında özetliyor diyebilirim. Bir sancak efsanesi. Oyundaki İskandinav kültürüne göre, sancak (Banner) o ulusun tüm tarihinin kitabıdır ve bu onun üzerine iğne ve iplikle işlenir. İşte siz burada iğne-ipliğin kontrolünü alıp, bir ulusun tarihini "dikip" onu diğer insan tehditleri ve üstün ırk olan Dredgelerden sağ çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Kervan durumunda da önemli kararlar vermeniz gerekebiliyor
Oyunun hikayesi tabii sırf bunlarla da kalmıyor. O kadar çok detay, öylesine olaylar oluyor ki bu hikayenin kitabı olsaydı favori listenize direk alırdınız. Ambians, müzikler, ses efektleri oyuna öylesine bir oturmuş ki kulaklıklarınızı takıp oyunu açıp arkanıza yaslanıp oyuna öyle bir giriş yapıyorsunuz ki daha anlayamadan saatleriniz geçiyor oyunda. Ayrıca oyunun kendisinde de öyle detaylı bir töresel bilgi yığını var ki insanı alıp başka yerlere götürüyor adeta.
Hikaye anlatımında iki adet perspektif var; birisi Varl (oyundaki dev ırkı) diğeri insan. Varl ile kültür, kabile ve siyasi sorunlarla uğraşırken, insan tarafıyla olan maceranızda insanlarınızı ve yanınızdaki kızınızı sağ salim bir yere ulaştırmaya çalışırken diğer insanların kaos ve hayatta kalma mücadelelerinde işleyebilecekleri insanlık suçlarından kendimize en az zarar gelebilecek şekilde kurtulmaya çalıyorsunuz. İnsan içgücüsü ve insanın böyle bir anda nelere dönüşebileceği konusunda inanılmaz bir alt hikaye oluşturulmuş halde oyunda.
Oyunun türü RPG ve Tur-bazlı strateji. RPG teması altında size birkaç farklı önemli karakterin kararlarını verme ve böylece hikayeye komple yön verme şansı veriliyor. Kimi zaman karavan halinde bir mekandan diğerine giderken yolda karşınıza çıkan ve sizden yemek isteyen insanlara yemek verip vermemeyi, kimi zaman ise kamp esnasında olay çıkartan bir adamı karavandan kovup kovmamayı düşünmelisiniz; oyun size dakika başına iki adet karar verdiriyor ki bu oyunun oynama süresinin 8-10 saat olduğunu düşünürseniz çok fazla! Verdiğiniz kararlar sonunda canım ciğerim yoldaşım dediğiniz, geliştirmeleri onun üzerine yapıp stratejinizi onun üzerine kurtuğunuz yoldaşlarınızdan birisi orada öylece ölebiliyor. Bu yüzden her verdiğiniz karar hem sizin oynayış zorluğunuzu hem de hikayenin akışını değiştireceği için dikkatlice verilmeli.
RPG'nin kötü kısımları da var elbet. Öncelik olarak animasyonlarından bahsetmek istiyorum. Konuşma anlarında tek animasyon karakterin kolunu sağa sola sallaması, gözünü oynatması veya silahını okşaması gibi olan ufak ve anlık şeyler. Ne bir seslendirme ne de bir ünlem var. Bu da olayı tamamiyle sönükleştirip oyunun temposunu inanılmaz azaltmış. Yakışmamış böyle bir oyuna.
Dredge'ler büyük ve kötüler, ancak pek zeki oldukları söylenemez
Oyunda bir mekandan diğerine giderken kervan olarak seyahat ediliyor. Yanınızda müttefikleriniz, savaşçılarınız ve halktan insanlar var. Her yerden korkunç devasa dredgeler çıkabilir, arkanızdan kovalayıp önünüze tuzak kurabilirler. Siz bu karavan durumunda kervanın moralini ve yiyecek miktarını ayarlıyorsunuz. Oyundaki para birimi 'Renown' (Şöhret) ile yiyecek satın alabilip kervanın yiyecek ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Kamp yapıp insanları orada dinlendirip moralinizi arttırabilir, kahramanlarınıza 'Renown' ile seviye atlatıp marketten onlar için eşyalar satın alabilirsiniz Bunların hepsini dengede tutmazsanız eğer kervan sırasında her geçen gün halkınızdan bir kısmı ya açlık yüzünden ölecek veya oyunun Tur-bazlı strateji olduğu kısımlarda düşük moral sebebiyle kötü şartlar altında dövüşmek zorunda kalacaksınız. Savaşçı sayınız ne kadar az olursa Tur-bazlı strateji kısımları sizin için o kadar zor oluyor.
Kamp anı, yemek miktarı, moral, geçen gün sayısı, kahramanlar ve dinlenme vs.
Gelelim oyunun en başarılı özelliğine: Tur-bazlı strateji. Zor olarak hazırlanmış her savaşı kazanınca ayrı bir doyum hissi ve zevk veriyor insana. Düşmanların ve sizin kahramanlarınızın iki adet özelliği var: Zırh ve Güç. Siz düşmana vuracağınız zaman Güç - Zırh formülü uygulanıp düşmana vereceğiniz hasar o şekilde hesaplanıyor. Özel saldırılar ve yeteneklerle düşmaın zırhını daha küçük rakamlara çekebiliyorsunuz. Güçün iki özelliği var, birisi saldırı hasarınız olması diğeri ise canınız olması yani sağlığınız ne kadar azsa o kadar az hasar veriyorsunuz ve karşı rakip için de bu aynı şekilde.
Ancak şuna da değinmek gerekiyor ki oyunun 'Normal' zorluk seviyesi gerçekten de zorlayıcı. Bu zorluk çoğu oyuncu için nefis olabilecekken diğerleri için acı dolu olabilir, bu yüzden böyle oyuncuların zorluk seviyesini düşürmelerini tavsiye ediyorum.
Oyunun başında belirli bir öğretim aşaması var ama olay orda bitiyor. Daha fazla özellik eklenip daha komplike şeyler yaparken bize yeni açıklamalar getirmeyen oyun bizi eksik bilgiyle yola çıkmak üzere uğurluyor.
Vur joker vur vur vur
IGN Türkiye editörü Buğra Tunca, hayatını ağır bir şekilde MMORPG ve Tur-bazlı Strateji oyunlarında yaşıyor. Onu Twitter'dan ve Facebook'tan takip edebilirsiniz.
Artılar
- Zorlayıcı taktiksel dövüş
- Mükemmel görüntü ve ses
- Anlamlı ve sonuç doğuran seçinler
- Detaylı hikaye anlatımı
Eksiler
- Bazı zayıf açıklamalar
- Zorluğun bazı yerlerde aşırılığı
- Yavaş hikaye ilerleyişi
Karar
The Banner Saga öyle başında saatlerce hiç durmadan oynanacak bir oyun değil. Günün belirli saatlerinde oyuna girip müzik ve görüntüleriyle gönlünüzü ferahlatıp, zorlayıcı dövüşlerinden galip gelip tatmin olmak ve başka birşeyle ilgilenmeye devam etmek onu oynamanın en iyi yolu. RPG'deki seslendirmenin eksikliği dövüşteki ses efektlerinin şahaneliği ile kapatılmış olsa da yine de bir yerde insan başlukta hissedebiliyor kendini. RPG temasıyla severleri tarafından kesinlikle oynanıp tecrübe edilmesi gereken, tur-bazlı strateji severler tarafından da aradaki yavaş hikaye anlatımına katlanabilirlerse tadından yenmez bir oyun.
The Banner Saga İnceleme
