Warhammer 40.000: Darktide - İnceleme

Yakın kafiri. Katledin mutantı. Alın başımızdan şu dengesiz kare hızını!

Warhammer 40,000: Darktide - İnceleme - Warhammer 40.000: Darktide

Warhammer 40.000’in kasvetli geleceğinin boğucu karanlığında neşe saçan bir deneyim beklemek abes ama kendi adıma her Warhammer 40.000: Darktide oynayışımdan sonra kendimi tazelenmiş hissettim. İster vahşi ama karanlık bir şekilde komik olan yakın dövüşleri, şahane grup karşılaşmaları, isterse de yoğun çatışmanın arasında kendini hissettiren ve istemsizce kafa sallamanıza sebep olan synthwave tarzı müzikleri olsun, Fatshark’ın geliştirdiği bu dört kişilik co-op FPS oyunu sürekli aptal aptal sırıtmama sebep oldu. Yeri gelince bu sırıtış oyunun kötü performansı ve inanılmaz monoton bir şekilde tasarlanmış grind sistemi yüzünden silinse de bu sorunlar bile kafirleri testere kılıçlarınızla ikiye ayırmanın ihtişamının yanında sönük kalıyor.

Darktide da tıpkı kendisinden önceki aşırı süslü Warhammer 40.000 hikayeleri gibi başlıyor ve Kaos’a tapan bir grup Poxwalker hainlerinden oluşan bir lejyonun yarattığı sorunlar anlatılıyor. Tertium’un devasa kovan şehri zombivari sürüler, kafir ilahilerini yayan silahlı vaizler ile her tarzda eciş bücüş ve gücünü yırtıklardan alan yaratıklarla dolup taşıyor ve siz de askere alınmış eski bir mahkûm olarak bunların binlercesini katlederken çok eğleniyorsunuz. Maalesef Darktide’ın hikayesi 13 bölüm boyunca kayda değer bir performans sergileyemiyor. Takım arkadaşlarının arasında dönen koyu muhabbetler ve masaüstü oyununa yapılan akıllıca göndermeler hoş olsa da her şeyi bir arada tutan daha geniş bir hikâyenin eksikliğini kapatamıyor. Ara sahnelerde genellikle iş birkaç tane otorite figürü etrafında döndüğü için sizin sadece aykırı bir yok edici konumunda olduğunuz fikri oluşuyor ve bu da en üst seviyeye ulaşmak için geçirdiğimiz 35 saat içinde arkadaş grubum arasında bir şaka haline geliyor. Neyse ki bu sözde bağımsız fikirlilerin kafasını ezmek hiç sıkmıyor, bu yüzden hikâyeye çok aldırış etmiyorsunuz.

Darktide’ın sahip olduğu oynanabilir dört sınıf var ve hiçbiri kötü değil. Bunlar da Veteran Sharpshooter, Ogryn Skullbreaker, Psyker Psykinetic ve Zealot Preacher. Her birinin özelleştirilebilir silah/ekipman setleri ve diğer oyuncuların özellikleri ile uyuşarak mükemmel sonuçlar almanızı sağlayan eşsiz bir özelliği var. Bunların arasında tank karakter Ogryn Skullbreaker’a gerçekten bayıldım. Dev bir taramalı tüfek kullanan bu hayvan, tek bir hareketiyle düzinelerce düşmanın ayağını yerden kesebiliyor veya lokomotif tarzı Bull Rush özelliği ile kalabalıkları topluca imha edebiliyor. Eğer ateş gücüne önem veriyorsanız öyleyse Veteran Sharpshooter’ın Volley Fire özelliği elit hedefleri önceliklendiriyor ve tüfekler ile otomatik silahların durdurma gücünü geçici olarak artırıyor. Psyker Psykinetic kalabalıkları itmek için bir asa kullanıyor ve daha sonra da vahşi Brain Burst özelliği ile adının hakkını vererek düşmanların beynini dağıtıyor. Son olarak da çekiç gibi yakın dövüş silahları kullanan ve Chastfise the Wicked özelliği ile bu yakın dövüş silahlarının verdiği hasarı artırabilen bir karakter olan Zealot Preacher var. Silahlar birbirleriyle örtüşmediği için bu sınıfların hepsi birbirinden farklı hissettiriyor ama Laspistol gibi bazı küçük silahları birden fazla sınıf kullanabiliyor.

Darktide’ın sürpriz bir derinliğe sahip olan yakın dövüş sistemi sürekli sınırlarınızı zorladığı için tarzı asla eskimeyecek bir kas gücüne dayanan oynanışı ile Ogryn Skullbreaker’ı seçtim. Bu karakter ile hafif, ağır ve özel saldırıların hepsi zincirleme olarak yapılabiliyor ve sonuçlar muhteşem oluyor. Onlarca Poxwalker üyesini kesip biçmenin ve tepeden gelen bir darbeyi çekiç ile bloklayıp karşı saldırıya geçmenin verdiği haz hiç azalmıyor. Dahası, zırhlı bir düşmanın menziline koşarak girip omuzluklarını yerinden sökmek, bu sırada zayıf noktasını afişe etmek ve o size karşılık veremeden menzilinden kaçmak kesinlikle insanı gülümsetiyor. Hatta zavallı bir düşmanın kolunu kestiğim zaman kolundan geriye kalan güdüğü inceledikten sonra adeta bir Wile E. Coyote ile Roadrunner çizgi filmi gibi ağır çekimde yere yuvarlanması yüzünden epey kahkaha attım; Darktide açıkçası Warhammer 40.000’in çok iyi başardığı bu yanak ısırtan anları çok iyi kotarıyor. Ogryn’in “kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım” rutininin bilerek mi bu kadar komik yapıldığından emin değilim ama kesinlikle çok eğlendirici.

Karmaşık yakın dövüşlere girdiğiniz zaman Darktide’ın performans ve teknik sorunları ile de tanışıyorsunuz.

Maalesef bu karmaşık yakın dövüşlere girdiğiniz zaman Darktide’ın performans ve teknik sorunları ile de tanışıyorsunuz. İtiraf etmek istemesem de artık eskimeye başlayan RTX 2080 kartım artık üst seviye bir GPU olmayabilir ama cesetler üst üste bindikçe bütün görüntünün bir slayt gösterisine dönmesine sebep olacak kadar da eskimiş değil. Evet Darktide’ı izlemek insana keyif veriyor, kendimi sık sık Tertium’un alt mahallelerinden yukarıdaki dev binaların muazzam detaylarını izlerken buluyorum. Ancak tüm bu detaylar maalesef pek çok grafik seçeneğini orta ayara getirip çözünürlüğü de 1080p’ye çekmeden uygun bir kare hızına ulaşamıyor, Nvidia DLSS açıkken bile. En kötüsü de tamamen sebepsiz olarak ortaya çıkan çökmeler ve kopmalar. Bunlar çok sık gerçekleşmiyor ve oyun çıktığından beri genel stabilitesi oldukça arttı ama yakın dövüşün ortasında oyundan düşmenin birden fazla kez sinirimi zıplattığını söylemem gerek. Grafik ayarlarını kurcalamak ve hata raporlarını doldurmaktan hoşlanmıyorsanız Darktide’a başlamak için bence birkaç yamanın daha gelmesini beklemelisiniz.

En azından düşmanlarla uzaktan dövüşe girdiğinizde oyun daha stabil bir hal alıyor. Darktide’ın ateşli silah kapışmaları yakın dövüşe göre daha sönük olabilir ama daha az heyecan verici olduklarını söyleyemem, özellikle yaylım ateşi sistemi sayesinde işler eğlenceli hale geliyor. Mermilerinizin önüne atlayacak kadar aptal olmayan düşmanlara sıkarak kendilerinin siper almasına sebep oluyorsunuz. Bu yaylım ateşini sürdürürseniz da düşmanlar bakmadan size karşılık vermeye çalışıyor ve genellikle de mermileri sizi epey ıskalıyor. Bu sistemin adil olduğunu söylemem lazım çünkü onlar da aynısını size yapabiliyorlar. Ateşe karşılık vermek için kullandığım favori silahım, Ogryn Skullbreaker’ın alternatif saldırısı patlayıcı yumruklar olan Grenadier Gauntlet silahı. Bu hafif el bombası atar düşmana bomba atabildiği gibi havada uçarak düşmanı yumruklayan mermiler de fırlatarak komedi faktörünü yükseltiyor.

Size karşı açılan yaylım ateşlerini kırarken muhteşem bir risk ve ödül sistemi var; ya bir siper bulacak ve kontrollü şekilde yanıt vereceksiniz ya da düşmanın üzerine deli gibi sıka sıka koşacaksınız. İkinci seçenek daha tehlikeli olsa da yakın dövüşte öldürdüğünüz her düşman dayanıklılık metrenizi dolduruyor ve bu metre de gelen hasarı yok sayan koruyucu bir kalkan görevi görüyor. Darktide bulundukları bölgenin her bir santimetresini kalkanlarıyla koruyanları ödüllendirmekte cömert davranıyor ve bu da oyuncunun hoşuna gidiyor. Dostlarınızın yanına sığınmak da terapötik bir etki yaratıyor ama bir mutantın gözlerini oymak net bir şekilde daha verimli ve hiç sıkmıyor. John Carpenter misal metal çarpması ve düşük tempo koro sesleri ile süslü bir synth müzik eşliğinde bunları gerçekleştirmek ayrı bir keyif veriyor. Jesper Kyd’in muhteşem müzikleri, her bağırsaklarını deştiğiniz düşmana ve her patlamaya Warhammer 40.000 evreninin sonuna kadar hak ettiği o karanlık tonu katıyor.

Darktide’ın 15’ten fazla olan düşman çeşidi ile aynı zamanda hızlı stratejiler yapmanız gerekiyor, bu özellikle beş zorluk seviyesinin en zorunda geçerli olan bir durum. Ruh hastası bir Dreg Tox Flamer alevler içinde yana yana savaş alanında gezerken testereli balta kullanan zırhlı bir Mauler’a karşı savaşmak hiç kolay değil, özellikle de aynı anda kuduz bir Pox Hound takım arkadaşlarınızdan birini yere çivilemişse. Ogryn Skullbreaker’ın kalın derisi bu düşman sürüsünün paslı küreklerini ve sivri dişlerini saptırmakta başarılı olsa da diğer sınıfların belirli düşmanları halletmekte daha başarılı oldukları aşikâr. Zorda kaldığınız uzun menzilli problemlerin üstesinden gelmek için Psyker Psykinetic’in beyin patlatan özelliklerinin yanında Veteran Sharpshooter’ın usta nişancılığına ve Zealot Preacher’ın yüksek hasarlı yakın dövüş saldırılarına ihtiyacınız var. Darktide’da sabit bir tank/şifacı/hasar rolü yok ama herhangi bir çatışma esnasında ortaya çıkan değişkenler takım oyununu o kadar iyi bir şekilde teşvik ediyor ki bir MMORPG oyunu dışında çoğu çok oyunculu PvE modunda böyle bir şey deneyimlemedim desem yeridir.

Darktide özellikle takımınız imkansız gözüken şeyleri başardığı zaman daha bir keyif veriyor.

Takım arkadaşlarınız ile aranızdaki sinerjiyi Darktide’ın bosslarından daha iyi sınayan bir şey de yok. Bu hayaletvari yaratıklar herhangi bir zamanda ortaya çıkabiliyorlar ve hiçbiri bir Daemonhost kadar zorlu olmuyor. Left 4 Dead’deki Witch karakterini hatırlayın, şimdi de üzerine sizi rahatlıkla mezara yollayacak türlü büyücülük özellikleri ekleyin. Bu bosslar genellikle fetal pozisyonda ortaya çıkıyorlar ve provoke edilene kadar da o şekilde kalıyorlar, bu yüzden kendileriyle yüzleşmekten kaçınmak istiyorsanız yanlarından sakince ve yavaş yavaş geçmeniz gerekiyor, ki ilk oynadığımda bundan haberim yoktu. Bir arkadaşımın ilk Daemonhost’umuzu bir gürz darbesi ile dikkatsizce uyandırdığını hatırlıyorum, yaratık sanki annesine küfretmişiz gibi üzerimize zıplamıştı. Ogryn Skullbreaker’ın kapı kadar kalkanı bile bu yaratığın bitmek bilmeyen saldırılarına karşı fazla direnememişti, bu yüzden birkaç darbe aldıktan sonra kaçmaya başlamış, zaman zaman arkamı dönerek dikkatini üzerimde tutmasını sağlamış ve bu sırada grubun diğer üyelerinin üzerine mermi yağdırmasına olanak tanımıştım. Psyker Psykinetic ve Veteran Sharpshooter’ın lasgun volelerinden oluşan enerji patlamaları sayesinde Daemonhost çok geçmeden tarih olmuş, ama ölmeden önce de boynumu Darth Vader misali telekinetik olarak kırmıştı. Buna şerefli bir ölüm demek zor tabii, ama değmişti çünkü kaosun başka bir ajanı daha nalları dikmişti. Darktide özellikle takımınız imkansız gözüken şeyleri başardığı zaman daha bir keyif veriyor ve oyun boyunca altına imzanızı attığınız bu olağanüstü başarılar bence Tertium’un hazinelerinden daha değerli.

Fakat şöyle de bir durum var; Darktide’ın çeşitli ilerleme süreçleri tahmin edebileceğinizden daha can sıkıcı. Tek bir rütbe atlamak, düşük zorluklarda her biri 30 dakika süren iki veya üç görev yapmayı gerektirirken doğru düzgün silah geliştirmeleri de maç sonrası ödül ekranında nadiren gözüküyor oluyor. Zorluğu Heresy seviyesi (beş zorluğun dördüncüsü) ve ötesine çıkardığınız zaman daha fazla deneyim kazanabiliyor ve daha iyi eşyalar edinebiliyorsunuz ama bu aynı zamanda takımınızın yok edilmesi riskini ve hiçbir şey elde edememe ihtimalini de eşit derecede yükseltiyor. Darktide’ın herhangi bir anda ne kadar zorlayıcı olabileceğini hesaba kattığınız zaman, arkadaşlarınız müsait olmadığında kullanacağınız rastgele eşleştirme sistemi ile takımınıza gelen bir yabancının doğru düzgün oynama ihtimalini düşünerek yüksek zorluklara girişmeniz büyük bir kumar olacaktır, zaten görevleri tek başınıza yapmanızın imkânı da yok. Ama adil olmak gerekirse maksimum rütbeye koşa koşa çıkmaya çalışmanın bir anlamı yok çünkü şu anda gerçek anlamda bir oyun sonu mevcut değil, sadece aynı görevler sizi bekliyor olacak, sadece sis ve zifiri karanlık gibi belirli “durum” düzenleyiciler devreye giriyor ve bunlar da çok fazla bir şey değiştirmiyor.

Fatshark’ın Darktide ile amaçladığı canlı dünya hedeflerini görmek için sosyal bir alan olan yıldız gemisi Mourningstar’ın çelik güvertelerinde şöyle bir dolaşmak yetiyor. Gemide düzinelerce boş dükkân alanı var ve bu alanların gelecekteki güncellemelerde doldurulacağını öngörüyorum. Normalde ben daha eski usul bir şeyler tercih ederdim ama en azından bu yaklaşım ile oyunda aşama kaydetme ve oyun sonu etkinlikleri düzenleme gibi şeylerin önü açılmış oluyor. Üretilebilen silahlar ve haftalık görevler iyi bir başlangıç olsa da ilgimi bu oyunda uzun vadede tutabilmem için bana bir hedef gerekiyor. Şu anda beni oyuna geri getiren tek şey olağanüstü çatışma sistemi ama bu da kendi başına sadece bir yere kadar yeterli olabilecektir.

Karar

Warhammer 40.000: Darktide kesinlikle Left 4 Dead 2’den beri oynadığım en eğlenceli co-op FPS oyunu. Çeşitli cinayet yöntemleri arasındaki muazzam denge, sonu gelmeyen bir eğlence sunuyor ve Tertium’un veba dolu sokaklarında volta atan kabuslara karşı arkadaşlarınızla yaptığınız şeytani planlar da bu eğlencenin en büyük ögelerinden biri. Görevler arası kullanılan sıkıcı ilerleme sistemi ve bitmek bilmeyen kare hızı düşüşleri bu eğlenceye zaman zaman limon sıkabilecek tek şeyler ve gerçekten Darktide’ın türünün temeline dair olan her şeye nokta atışı yapmış olduğunu düşününce bu konuda gerçekten yazık olmuş diyebilirim. Gene de sapkınları yarım tonluk çizmeleri altında ezmekle ilgili en ufak bir hevesi olan herkesin bu oyunu mutlaka oynayıp kendileri denemelerini tavsiye ederim.

Yazının Konusu

Warhammer 40.000: Darktide

Fatshark | 30 Kasım 2022
  • Platform
  • PC
  • XboxSeries

Warhammer 40,000: Darktide - İnceleme

8
HARİKA
Fatshark’ın geliştirdiği bu dört kişilik co-op FPS oyunu sürekli aptal aptal sırıtmama sebep oldu. Yeri gelince bu sırıtış oyunun kötü performansı ve inanılmaz monoton bir şekilde tasarlanmış grind sistemi yüzünden silinse de bu sorunlar bile kafirleri testere kılıçlarınızla ikiye ayırmanın ihtişamının yanında sönük kalıyor.
Warhammer 40.000: Darktide