Biohazard 最近的評論

Nereden başlasam bilemiyorum...

Hatta hiç başlamayayım, direk iddiamı ortaya atayım: Bu oyun GTA'ya elini öptürür. O kadar diyorum. Gördüğüm en iyi open-world oyunlardan birisidir. Aksini iddia edenle de sabaha kadar tartışırız hiç problem değil.

Oyunun toplam senaryosu 3 saat falan, ama %100 bitirmek isterim dersen 100 saat. Öyle acayip. Oyun içinde oyun, sanki oyunception. Bir minigame yapmış adamlar, aklın hayalin durur. En son Mahjong öğreniyordum okey gibi oynananı. İddialıyım diyeni vs ile beklerim, kapışırız. Adamlar şunu düşünmüş, evsizlerin bulunduğu parka gittiğinde kumar oynuyosun zarla tek mi çift mi diye, ama 1milyon yen basıyosun bir iddiaya. O parayı basana kadar üstüne başına kıyafet al be dayı... İşte bu aşamada kumar kötülüklerin en büyük anasıdır arkadaşlar. Bakın alt mesajı gördünüz mü?

Senaryo tam 1 japon klişesi. Anime/Manga'ya aşina olanlar kesinlikle ne demek istediğimi anlayacaktır. Ama ben çok sevdim. Ayıla bayıla oynuyorum, başından kalkmıyorum ya. Bir ara bayıyorum 1 hafta ara veriyorum, sonra dönüp dur şurada da yan görevim vardı onu da yapayım aradan çıksın diyorum. Daha ben %52 bitirdim. Düşünün yani.

Pavyon işletmeden balık tutmaya, karaokelerden emlakçılığa kadar çok geniş bir skalası var. (Emlak işi çok sinir bozucu bu arada pavyon açın yani bence.) 24 saat pavyon işletebilirim acayip keyifli. Özellikle senaryoyu bıraktım ona odaklandım öyle eğlenceli. Neyse ki alemlerin kralı olduk çok şükür. Etsuko teyze hayat kurtarıyor.

80li yılların sonlarına doğru geçiyor hikaye. Adamlarda çağrı cihazı var böyle. düdüt ötüyor. mesaj geliyormuş mesela 26 demek equipment demekmiş. Malzemen geldi diyor bana mesaj veriyor bak bak adamların düşündüğü detaya bak. Belirtmek isterim gerçek mekanlardan birebir benzetilerek yapılmış, Kiryuu'nun hikayesi Tokyo'da, Majima'nın hikayesi de Osaka'da geçiyor. Adamlar yapmış abi.

O Out Run denen oyunun allah bin belasını versin 5milyon yaptım anam ağladı şerefsiz haysiyetsizler 3 saat çalıştım o salak araba yarışı oyununa sırf geçicem diye. Sonradan öğrendim gerek yokmuş %10u versen de oluyormuş. Sega senin yapacağın arcade oyunun da abv jeton dayanmıyor. Bir de gerçekten bu oyunlar varmış adamlardaki akla bak ekstra oyun çıkarmak yerine kendi oyununu içine yerleştirmiş çakaaal. İnsanlar bunu o yıllarda nasıl sabırla oynadı aklım ermiyor. Yokluktan demek ki.

Balık tutmak zor arkadaşlar, hele Kiryuu'nun hikayesindeyseniz. Köpekbalığı falan yakalamışlığım var oha çüş demeyin vallahi yakaladım duruyor telefon kulübesinin yanına dikelttim böyle 4m hayvanı.

Karaoke, Dans olayı eğlenceli ancak o dansta yolu ne kadar çok uzatırsanız o kadar çok puan kazanıyormuşsunuz ben bunu 4578357983. oynayışımda falan anladım.

Acayip dövüş stili komboları var adamların ağzına ağzına çiuv çiuv diye vuruyosunuz.

Para kazanmak kolay. Hem dövüp hem para kazanıyorsun. Ancak yolda yürürken 30 defa serserilere denk gelmekten baydım. Bir ondan, bir de bitmeyen yan hikayelerden baydım. Bitiricem diye uğraşıyorum zorum neyse...

Çoğu zaman indirime giriyor, 100 saat beleşten playcount diyorum size. 2 ay falan rahat oyalar.

%100 bitirdiğimde üşenmezsem editlicem. Sevgiler.

Edit: Oyunu %100 bitiremedim. Blackjack'te 1 milyon toplamak nedir usta? Hadi onu geçtim, abuk sabuk bir kart oyunu var resimleri eşleştirmeli, şansa bir kaç el yendim bal akıyor hesaptan ama 10 milyon yen toplucakmışım. Oldu. Mahjong'u öğrenmem 1 haftamı aldı zaten bir de o saçma eşleştirmeli kart oyununa mı 1 hafta ayırıcam? Kalsın. Achievement kasın ama o iyi.

Zaten neyimize alayını bitirmek? Bitmiyor oyun arkadaşlar. Bitti sanıyorsunuz ama bitmiyor. İnat edeyim dedim başım ağrıdı. Boşverin. İşsiz üzeri işsiz olmak lazım onunla uğraşmak için. Ayrıca piyasada oynanacak onca oyun var.

Spoiler içerik:
MAJİMAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA FİNALDE O MAKOTO'YU NASIL YÂRİN YAPMAZSIN HAİNNNNNNNNNNNNNNN BİR DE DOKTORA AKIL VERİYOR...
Hele saat sahnesini hiç konuşmak bile istemiyorum ağlamamak için kendimi çok zor tuttum.

Demem o kine, iyi oyun. Satın alın, oynayın. Esenlikler dilerims.

2020 Edit: Ne ekmeğini yedin be Sega oyunun, hayvan gibi sürümden kazandın... Helal olsun sana. Şimdi de en çok satanlardan bundle yaptın... Artık Judgement ve Remastered 3-4-5'i çıkar da bu yüzler gülsün biraz 6yı ve 7yi beklemeye zamanımız kalsın... Hadi ablasının gülü...

Kesinlikle iyi bir oyun, ancak artı ve eksi yanlarını biraz tartışmak istiyorum.

Önce oyundan bahsedelim. Room serisi, gizemli kutuların şifreleri çözülerek ilerlediğimiz bir tür bulmaca oyunu. Bu kadar. Atmosferi karanlık, hafif gerilimli ancak bir o kadar da keyifli bir seri. Bu oyun serisi telefonda da varmış, bunu bilmiyordum. Mobilden de oynayabilirsiniz.

Öncelikle biraz hayal kırıklığı ve garip bir sürpriz oldu diyebilirim. Tüm oyunlarını bitirmiş biri olarak son oyunun daha senaryovari bir ilerleyişinin olması beni çok cezbetmedi. Ben kutu açam, burda ne varmış diye kurcuklayam, panda gibi yuvarlanam derdindeydim. İlk oyunun düz kutu açmaca olup, ikinci oyunun biraz sağa sola bakınıp yine kurcuklama üzerine olup da son oyunun bi sağa gideyim bi sola gideyim diye uğraşmak amele işi gibi geldi. Bir de üzücü ama malesef ilk iki oyuna göre bulmacaları çok daha basitleştirilmiş buldum.

Etkileyici olan kısım, oyuna 4 son eklemişler ve alternatif bulmacalar koymuşlar. İki son birbirine benzerken diğer iki sonun ilginç ve beklenmedik olması hoşuma gitti. Sonların her birine ayrı ayrı bayıldım diyebilirim. Ve bu oyunda gök bilgisi üzerine de ekstra çaba harcamışlar. Astronomi sever biri olarak bu da beni çok etkiledi.

Tavsiye ediyorum kesinlikle, ancak ilk iki oyunda aldığınız hazzı alamayabilirsiniz. Biraz "odadan kaçış" temalı olmuş çünkü.

Eveet, çok değil daha 1 hafta olmadan Overcooked incelemesinin üzerine Overcooked! 2 incelemesi yapıyorum.

İlk oyuna göre kat be kat iyi olmuş. İlk oyunda bazı mini problemler oluyordu o çözülmüş. Grafikler çok daha sempatik, çok daha eğlenceli görünüyor. Ayrıca ilk oyuna göre daha kolay yapılmış sanırım herkes oynayabilsin diye. Çünkü biz ilk oyunu oynarken acayip zorlanmıştık. (Ya da idmanlı olduğumuz için 2. oyun bize kolay geldi)

Tabii bilmeyenler için bahsedelim; Mutfaktasınız, belirli menüleri kesip doğrayıp pişirip servis etmek gerekiyor. Bulaşık yıka, yemek yetişecek mi derken kaos'un içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Belirtmek isterim ki, oyun tek başına çok zevksiz ancak çoklu oynama imkanı sayesinde kabus gibi ama bir o kadar eğlenceli bir ortam sizi buluyor.

Online olarak da oynama imkanı var ancak 3 kişi olup 1 kişi aratamıyor olmak kötü olmuş, ya da ben beceremedim. Ya 2 kişi olup gireceksiniz online klasmana, ya da hiç giremiyorsunuz.

Xbox360 controller (2ye bölebiliyorsunuz), klavye (2ye bölebiliyorsunuz) ile 4 kişi bayağı eğlenceli olabilir. Ayrıca bazı mini emülatörlerle eski joysticklerinizi bağlayıp X360 gibi gösterebiliyorsunuz bu konuda yardım isteyene yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.

Steam ödüllerine aday gösterilen, aynı zamanda The Game Awards 2018'in en iyi aile oyunu seçilen bu oyunu, şiddete tavsiye ediyorum. Overcooked'da söylediğim şeyi burada da söylüyorum: 4 kişiyseniz ve yeterli imkanınız varsa, muhakkak oynayın!

Dinner Dash'ı bilenler bilir, ona çok benzettiğim bir oyun, Overcooked.

Mutfakta çalışıyorsunuz, amacınız gelen menüyü eksiksiz ve zamanında yetiştirmeye çalışmak. Tek kişi olarak çok zevksiz.
3-4 kişi ile o kadar eğlenceli ki, sonunda birbirinizle kavga edip aile/arkadaş faciasına sebep olabiliyorsunuz.

İlk oyun'un internet bağlantılı bir coop imkanı yok, 4 kişiye kadar çıkan yerel coop olayı var. Xbox360 controller varsa tek controller'ı 2ye bölebilme gibi ilginç çoklu oynama imkanı var (nasıl oluyor bilmiyorum ama bayağı zor oluyordur) Ben 1 xbox360 controller, 1 keyboard ve 2 Nintendo64 joystick'i kullandım. Nintendo64 joystick'inin birinde algı problemi oluyordu ama bir şekilde onu da çözdüm. 4 kişilik yüksek performans bol bağırışmalı ve sonuna kadar keyifli bir oyun deneyimi yaşadım.

Oyunun Campaign, Versus gibi modları var. İster senaryoda takım halinde çalışın, isterseniz 2şerli takım olarak birbirinizle yarışın. Her türlüsü de zevk veren bir oyun.

"Evde kalabalığız, ne oynasak?" diyenler için kesinlikle bulunmaz bir nimet. Şiddetle tavsiye edilir.

**************************
Türkçe dil seçeneği kullananlara: Çok fazla incelemelerde yazan olmuş. Date/Format problemi için:
Denetim Masası'nda "Bölge ve Dil" seçeneğine girin. "Biçim" olarak "Türkiye" yazan yeri değiştirmeniz yeterli olacaktır. Farklı bir ülke formatı yaparsanız (İngiltere olması en makulüdür) düzelecektir.
Problem düzelmezse yorumda belirtebilirsiniz yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
**************************

Graveyard Keeper, Punch Club adlı oyunun yapımcıları tarafından piyasaya sürülmüş Stardew Valley'a çok benzettiğim bir oyun. Siz bir aile babası iken trafik kazası geçiriyor ve başka bir dünyada uyanıyorsunuz. Bu dünyada ise aşırı dindarlığın revaçta olduğu ve bu uğurda cadıların yakıldığı bir ortam düşünebilirsiniz. Siz ise birden -mezarlık bekçisi mi demeliyim, yoksa mezarcı mı bilemedim- ondan oluyorsunuz :P Burada amaç, mezarlığı güzel bir hale getirip evinize dönebilmek.

Çok keyifli bir oyun olduğunu düşünüyorum, gamepad desteği de olduğundan xbox controller'ı ile oynuyorum. Tek problemi kompleks ürünler craftlanırken craft seçeneği işaretlenmiyor fareye tıklamak zorunda kalıyorum.

Questler çok ayarında, keyifli bir oyun süreci yaşatıyor. Main Quest'te büyük bir bug vardı onun çözülmesi güzel olmuş. Ancak hala oyun bug kaynıyor ancak yeni bir oyunda bundan doğal bir şey olamaz diye düşünüyorum. Düzenli güncelleme geliyor oyuna, haksızlık etmeyin lütfen yapımcılarla kullanıcılar çok iç içe bir haldeler. Zamanla hepsi düzelecektir.

Stardew Valley oyununu beğendiyseniz şiddetle tavsiye ediyorum.

Çok uzun bir inceleme yazmıştım ancak elektriklerin gitmesiyle incelemem mahvolmuştu. Neyse, ziyan yok. Artık aklıma geleni yazayım:

Rahatlıkla söyleyebilirim ki o yılın en iyi oyunlarından birisiydi. Normalde RPG oyunlarıyla pek aram yoktur ancak gerek hikayesi, gerek karakter gelişimleri olsun gençliğimi çürüttüğüm oyundur.

Hikaye, bir savaşçının(Valdis) çoook uzak diyarlardan öyle ya da böyle dünyayı ele geçirmeye çalışması ile başlıyor. Bu aşamada Kara Büyücü devreye girerek ona Zaramoth denilen eski güçlü bir yaşamışın kılıcını veriyor. Valdis dayı bu saatten sonra yakıp yıkıyor kendi adamlarını sürüyor falan İmparatorluk yolunda adım adım gidiyor. Ardından bizler -hangi ırkı seçtiyseniz artık- Valdis'in kölesi olarak savaşlarına destek vererek oyuna başlıyoruz. Elf bir kankimiz oluyor, Valdis cayır cayır ortalığı dağıtırken arada kaynıyoruz ve Elfler bizi hapsediyor. Elflerin yoldaşı olduğumuzu, "Valdis kötü adam öö" diyerek bir şekilde kurtulmayı başararak oyunumuza başlıyoruz.

Amaç tabii ki Valdis'i yok etmek. Standard kötü adam iyi adam olayları işte.

Onlarda Zaramoth varsa bizde de Azunai var. Eski yaşamış iyilerden o da. Bu adamın kalkanı 4e bölünmüş ve evrenin 4 bir köşesine dağılmış vaziyette. Tabii biz arıyoruz ama, o büyücü şerefsiz daha önceden bunu düşünmüş ve her bir parça için bi tane tepesine cenavar dikmiş.

Şimdi gelelim oyunun mekaniklerine.

Oyunda 2 tür Quest çeşidi var. Ana hikayenin döndüğü yapma zorunluluğu olan Primary Quest ve Secondary Quest dediğimiz ekstra itemler verilen ve senaryoya hakim olmak açısından çok daha keyifli olduğunu düşündüğüm yan görevler bulunmakta. Bir de Bonus olan Mysterious Quest var ama ona sonra değineceğim.

Oyunda 4 tane sınıf var: Melee, Ranged, Combat Magic ve Nature Magic.
Melee: Kılıç kalkan mı istersiniz, 2 elli kılıç mı takılırsınız yoksa tekli balta-kılıç mı gidersiniz buna kendiniz karar veriyorsunuz. Yakın kombatçı.
Ranged: Standard uzaktan okçuluk, Xena gibi daire fırlatabiliyosunuz ya da crossbow akıyorsunuz.
Combat Magic: Kara büyü, Ateşin ve Ölümün hakim olduğu bir sistem. Bayağı cool favori class'ım diyebilirim.
Nature Magic: Buzun daha çok kullanıldığı ama adı üstünde doğayı kullandığınız bi büyü türü.

Yetenek ağacı sayesinde daha çok hangisine yönelebileceğinize kendiniz karar veriyorsunuz. Ama tavsiyem hepsine güç vermek yerine birine odaklanmak. Her birinin kendi içinde güç seçenekleri var. Karakteriniz için spesifik bir özellikte (Örn. Melee için Kılıç-kalkan, Combat Magic için Ateşe yönelmek) yetenekli yapabiliyorsunuz.

Takıma 3 kişi alabiliyorsunuz. Ama aynı zamanda Inn'e belirli bir para verirseniz ekibinizi orada dinlendirmeye bırakıp istediğinizi de çağırabiliyosunuz. Lakin hikaye esnasında en fazla 4 kişi olabiliyorsunuz. Malesef Dungeon Siege I'de 8 kişiye kadar çıkan takım 4 oluyor. Her aldığınız elemanın bi Secondary Quest'i oluyor bu arada. Bu daha daha çok para, daha çok güçlü item demek. ehe.

Tabii ki, Dungeon Siege I'i oynamış arkadaşlar Eşek olayını hatırlayacaktır. Oyunda pet özelliği var ve ilk oyunda Eşek alabiliyordunuz. Zaten en güçlüsü oydu. 2'de bunu biraz daha geliştirip Eşek dışında diğer cenavarlar da bulunmakta ve ona güç atamaları yapabiliyorsunuz. Ama tabii ki eşek bir başka. Lakin bu oyunda ilk oyun kadar tavsiye etmem, pek bir faydası bulunmuyor yanınıza adam almak çok daha mantıklı.

İtem olayına değineyim biraz da. Oyunda bir item hiyeraşisi var işte common,uncommon,rare,unique,legendary şeklinde standard bir RPG'de olan dizilimi düşünebilirsiniz. Legendary olanlar set halinde ve setin her bir itemini üzerinize taktığınız zaman ekstra özellikler veriyor. En fazla itemi olan set 8 adet Legacy setiydi. En azı da 2 adet kılıç seti.

Enchant özelliği var, yolda beride bulduğunuz abidik gubidik itemler yüzüklere,silahlara ekstra özellik verebiliyor ve her birinin ayrı bir özelliği olabiliyor. (Mana Steal, Resistance vb.)

Mysterious Quest'e değinmek istiyorum. Oyunda %xx Chance to Find Magical Items şeklinde silahlarda/yüzüklerde özellik bulunabiliyor. Bunu ne kadar çok yüksek tutarsanız o kadar çok güzel item düşürme fırsatınız oluyor. Tam bu esnada siz cenavarlarla dövüşürken ? ? ?(Level 100) şeklinde bir karakter ortaya çıkıyor ve her vuruşunuzda Rare item düşürme fırsatını yakalıyorsunuz. Ne zaman çıkacağı muallak ama arka arkaya çok fazla rare/legendary item düşürürseniz birden beliriveriyor. Öldürmek bir hayli zor, zaten ölmüyor kaçıp gidiyor. Eğer öldürmeyi başarabilirseniz size Mysterious Stone bırakıyor. Bununla beraber gizli yerlerden ve bazı Secondary Questlerden 3 adet ekstra item düşüyor. Bu aslında bir Easter Egg gibi bir şey. Bu Mysterious Quest'i 13 yıldan sonra ilk kez dün gece başardım. Artık %100 bitirdim diyebilirim.

Oyunun bana göre en kötü özelliği, Level-Senaryo dizaynının berbat olmasıydı. Oyun 0-39 Mercenary, 47–68 Veteran, 74–94 Elite olarak 3'e ayrılmış bir vaziyette ancak 3 seviyede de aynı senaryonun başa dönme olayı vardı. 3 sefer aynı hikayeyi aynı senaryoyu oynuyorsunuz. Bazen bug oluyordu ve Veteran'da Mercenary seviyesinde düşman çıkabiliyodu. Aynı hikayeyi 3 kez oynamak insanlara sıkıcı ve saçma gelebilir.

Steam'de oyun malesef çok eski bir sürüm olduğu için, kurduğunuz zaman oyunda fareyi görmeme problemi yaşanıyor. Bu problemden muzdarip olanlar bana ulaşabilirler yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.

Bana kalsa daha sayfa sayfa yazarım da yeter zaten toplasan 100 kelimeyi zor okuyan bir toplumuz, yakın zamanda meşhur olmuş bir söz vardır "oldların gözü yaşlı newler bu ne diyor" şeklinde... Aynen o hesap, eski oynayanlar bu oyun için Game of All Time derler ama yeniler çabuk sıkılabilir. Bana göre classların sadeliği, ırk seçimi kolaylığı en güzeli. 1 haftaya kalmadan Veteran'ı da bitirip Elite moduna geçeceğim.

Oldschool oyunları seviyorsanız şiddetle tavsiyedir. Şimdiki nesil daha kolay daha hızlı ne varsa onu seçtiği için onlara pek önermiyorum.

Öncelikle bu tarz Görsel Roman konulu oyunlara aşina olmadığımı belirtmek isterim.

Rastgele anasayfamda önerilenlerde çıkınca, alala ne iş bu ya deyip baktım, sonradan "yav işte kızlara yürüyoz galiba" deyip geçiştirecektim ki arkadaşımın incelemesine göz gezdirdim. Oyun bilinen "Sevgili Simülasyonu" falan değil. Çocukluk arkadaşınız olan Sayori, lisedeki Edebiyat Klübü'ne üye olmamızı ister. Şiirler yazıp ponçikli sohbetler gerçekleştiririz. Klüpte totalde 4 hanımefendi vardır. Zaman ilerledikçe hanımlar size "senle sevgili olsak efsane olur ya" diye düşünüp dışından ehe mehe >///< falan yaparlar. Şiir yazmanız istenir. Belirli kelimeler seçilerek bi tarafın daha çok ilgisini çekebilirsiniz.

Bundan sonrası spoiler içerir.

Festival gününe kadar olan ponçikli sohbet Sayori'nin intiharıyla son bulur. Bir çok şey değişir. Oyun sürekli bozulur -daha doğrusu bozulmuş gibi yapar- en ilginci de, oyun bilgisayarınızdan dosya silip ekler. En efsanesi buydu herhalde.

Bundan sonrası yüksek dozda spoiler içerir.

Monika'nın ne mal olduğunu oyunun başından çakozlamıştım da, Sayori'nin son şakası hiç güldürmedi. Netice olarak oyunun mutlu bir sonu yok. Biri intihar eder, biri kendini bıçaklar, tsundereye hiç bulaşmadım zaten.

Netice olarak keyif aldığım ve hepinize tavsiye edebileceğim güzel bir okuma oldu, ben şahsen hızlı hızlı geçtim konuşmaları çünkü

Sürekli kendini tekrar etmeye başlıyordu.

Nefis bir tasarım, yepyeni bir fikir ve bir o kadar da zor bir oyun Cuphead. Ben çok eğlenceli buldum. Zorluk konusunda, ben arkadaşların aksine bunu çok olumlu ve iyi olarak karşılıyorum (Expert modu hariç :))

Çook keyifli bir oyun, platform seven herkese şiddetle tavsiye edilir :)

*Bu inceleme ileride düzeltilecektir.

Normalde negatif tavsiye vermemeye çalışıyorum ancak bu tarzın hastası olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, oyun gerçekten berbat. Çok güzel bir mantık ile düşünülmüş ancak iş uygulamaya geçince çuvallamış gibi görünüyor.

Birincisi oyun sizi merak ettirmiyor. Acaba şurada da ne varmış diye gitmiyorsunuz. Sadece boşlukta amaçsızca yol bulmaya çalışıyorsunuz.
İkincisi oyun sürükleyici değil, bir çok insanın kolay sıkılabileceği tarzda bi oyun her yer aynı düz renk. Başta estetik buldum ancak sonradan büyük bir yanılgıya vardığımı düşünüyorum.
Üçüncüsü bulmacalar çok yetersiz, eksik. Geliştiricilerin oyunu tasarlarken biraz olsun yönlendirme yapması gerekiyor, nereye gidileceği ne yapılacağı belli değil. Küçücük kımıl zararlısı mı ne olduğu belli olmayan ışıkla beraber yol mu bulacaksınız anlamıyorsunuz.
Dördüncüsü, arkaplan müzikleri çok yetersiz. Korkutucu mu olsun istemişler, düz mü, belli değil.

Antichamber'a benzer kısmen keşif kısmen bulmaca olarak satın aldığım oyundan hiç memnun kalmadım. İmkanım olsa iade bile ederim o kadar sevmedim.
3/10

98 yılının sıcak bir yaz ayıydı... Banjo-Kazooie oyunu ilk çıktığında Nintendo 64 sayesinde oynama fırsatı bulmuştum... Bir boz ayı ve onun ekürisi anka kuşu ile birlikte, Banjo'nun Kardeşi olan Tooie'i Gruntilda denen pis cadıdan kurtarma macerasına atılmıştım. Hayatımda çok büyük bir yere sahip olan Banjo-Kazooie, yerini devam serisi olan Banjo-Tooie'e bırakmıştı. Müthiş bir keyifle oynadım ve benim için BK serisi çok önemli bir yere sahipti.

Aradan uzun yıllar geçti... Banjo-Kazooie oyununu yapan Rare firması çalışanları, Rare Microsoft'a satıldıktan sonra (bunun süresinden emin değilim önce miydi sonra mıydı...) şirketten ayrılmışlardı.

2015 yılında, Kickstarter'da bir şeyler gördüm... "Banjo-Kazooie yeniden dönüyor mu?" derken, aynı yapımcı, aynı tasarımcılar tarafından çok benzer bir oyunun yapılacağını gördüm. İnanılmaz heyecanlıydım.

Tabii ki destek olduk, ben gibi bir çok BK fanı da destek verdi ve oyunun çıkacağı günü iple çektik... Oyun hakkında bir çok yerde kötü yorumlara denk geldim, açıkçası üzüldüm ancak çok kısa süre şöyle bir göz gezdirdiğimde açıkçası haksız olduklarını düşünüyorum çünkü 3D Platform oyunu olarak Banjo-Kazooie'i sevenler bu oyunu da çok seveceklerdir!

Çok benzer kurgu, tasarım, Rare'ın Donkey Kong Country, Conker's Bad Fur Day, Banjo-Kazooie gibi ünlü oyunların ince göndermeleri ve benzetmelerini görüyorum. Çok mutluyum.

Oyun hakkında daha detaylı bir inceleme yazacağım, şimdilik ise çok çok heyecanlı olduğumu söyleyebilirim. 3D Platform oyunlarını seviyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum!

Şimdilik bana göre tek eksi yönü fiyatın biraz pahalı olması. Bakalım ilerleyen günlerde ne tür incelikler göreceğiz?